7 Ekim 2014 Salı

Bitlis


Sabah kalktığımızda kar yapıyordu pamuk gibi. Kahvaltı edip çıktık ama ıslandık hemen. Nemrut'taki oteli aradık tekrar ama cevap alamadık. Ziraat'ın önünden Bitlis'e minibüsüne bindik. (4TL) Yolda inanılmaz kar bastırdı. Gezi boyunca ilk defa bu kadar yoğununu gördük sanırım. Yollarda da baya kar vardı. Nemrut'a çıkamazmışız zaten. Rahat geldik yine de. Bitlis'e kadar hep otobandan gitti minibüs. Öğretmen evinde indik ama şansımıza öğretmen evi taşınmış şehir içinden şehir dışına. Biz kapananın önünde inmiş olduk. Mavi boncuk dükkanında Yusuf Abi misafir etti bizi. Çay ikram etti. Bir de biz kalcak yersiz kalınca Gençlik Spor Müdürlüğü'ne bağlı kayak merkezini aradı. Yer varmış ama biraz tepenin üstünde dedi. Ordan çıkıp yürümeye başladık.




İnanılmaz bir topoğrafyası var Bitlis'in tam ortasına doğru bir çukur iniyo. Dik dik yokuşları var, yerler buz. Yokuş inip çıktıktan sonra ulaştık kayak merkezine. Teleskisi de vardı. Güzel, temiz, sıcaktı odalar. (22TL) Eşyaları odaya bırakıp yürümeye başladık hemen. Tüm şehir yamaçlarla dolu. Çok kar vardı her yerde. İlk defa bu kadar zorlu bir topoğrafyada ve karda yürüdük sanırım. Durmadan ayaklarımız kaydı. Ortasından dere kıvrılarak akıyor şehrin.






Tam yürüken hiç beklemediğimiz bir anda kale çıktı karşımıza ama burnumuzun dibinden yükselerek. Şehrin tam ortasında. Alt etrafından dere dolanıyor. Çıkmaya yeltendik ama merdivenleri çok buzdu yan tarafı da uçurumdu. Kalesi çok ulaşılır dursa da çok sarp. Tam bir bütün kütle gibi tok duruyor. Ve inanılmaz nizamlı. Tüm kenarlarından cetvelle fazlası alınmış gibi. Altındaki tepeyede tam kenarlarından giydirilmiş. 









Bir anda sulu kar yağmaya başladı büyük büyük. Her şeyimiz ama özellikle botlarımız çok ıslandı. Deli gibi yağdı kar bir 45 dakika. Kale dibi evleri güzel baya. Şehrin tüm yapıları birbirine baya yedirilmiş ya da karlı olduğu için hava bize öyle geldi. Tüm kalenin çevresini dolanırken aralara girdik.





Şehrin diğer tüm yamaçları da kalenin oturduğu yamaca bakar şekilde yükseliyor. Tüm bu yamaçlarda bir sürü ev var, çoğu iki üç katlı. Şehrin tüm binalarının cephesi islenmiş gibi. Yolları hep kaleyi etrafından dönen yollar. Yokuşları hep çok dik ve birden yükseliyor. Yamacın etekleri evlerden kirli kirli dururken tepeleri ise bembeyaz. Kalenin etrafında dönerken  5 minareyi görmeye başlıyoruz. 







Çok ıslanıp acıktığımız için büryan yemeye giriyoruz çarşının içine gelince. Azmi Usta'da yedik büryanı,baya lezzetli, erkek keçi etinden yapılıyor. Hayatımda ilk defa yağ yedim baya lezzetliydi, gevrek. Etin karası zaten çok lezzetli ve yemek çok ham, işlenmemiş geliyo sofraya. Baharat yok. Dükkanın içinde soba var. Çay içip ısınıyoruz yemekten sonra. Kıtlama getiriyorlar.





Dışarı çıktığımızda yağış durmuştu. Tepelere tırmanmaya başladık biz de. Sokakların kendi yolları da çok dolambaçlı ve sarp. Kardan dolayı neresi sokak neresi bahçe neresi çatı anlaşılmıyor. Kale yukarıdan iyice güzel.









Karın içinden bata çıkar, yokuşları tırmanıp tırmanıp indik. Hava kararmaya, sokak lambaları yanmaya başladı. Kalebidinden doğru tekrar çarşıya döndük bot almak için. Bir yerde çay içip taksiyle otele döndük. (8 lira) ( Ceviz kilo 15 lira, tütün kilo 40 lira)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder