17 Ekim 2014 Cuma

Van İkinci Gün

Sabah kahvaltıyı öğretmen evinde yaptık ve inanılmaz güzel bir kahvaltısı vardı öğretmen evinin. Tam bir Van Kahvaltısı gibi yöresel tüm kahvaltılıkları açık büfe şeklindeydi ve çok da lezzetliydi. Cumhuriyet Caddesi'nin sonundan Gevaş minibüslerine bindik. (5 lira) Kış olduğu için minibüsler Akdamar'a geçen iskelenin oraya kadar götürmüyorlarmış o yüzden Gevaş'ın içinde inip iskele için tekrar minibüse bindik. (2 lira) Akdamar iskelesi Van-Tatvan yolu üstünde,  Gevaş'tan yürüme mesafesi baya olan izbe bir yerde. İskele'de önce sadece ikimiz vardık. Eğer sadece ikiniz geçmek isterseniz 150 lira dediler. Sayı 15 i bulana kadar teknenin fiyatı sabit 150 lira. Daha sonra iki Erasmus öğrencisiyle dört olduk derken bir grup daha geldi ve 15 kişiyi geçtik bir yarım saat kırk dakika içinde. 15 kişiyi aştıktan sonra fiyat düşmüyor, kişi başı 10 lira tekne gidiş dönüş. Adada bir saatlik bir zaman veriyorlar size sonra da geri getiriyorlar.




 Tekne yolculuğu 10 dakika sürüyor. Hava yine çok aydınlık ve temiz. Etrafta bembeyaz dağlar yükselirken kahve-kızıl bir toprak kütlesine doğru ilerliyoruz.






 Ada çok güzel ve bakir. Etrafta bir sürü badem ağaçları var fakat çiçeklenme zamanı olmadığı için biz çıplak hallerini gördük. Kilisenin içi ve dış kabartmaları çok çok güzel ve baya korunmuşlar. Kilise adada yer aldığı için çok tahrip olmamış.




             





Adanın kendisini de gezmek baya güzel. Van Gölü'nün bu sefer içinden bakmak da baya güzel. Adanın bitki örtüsü rüzgar etkisine de baya açık olduğu için çok sığ.










Geçe kalmadan kaleye doğru yola çıkıyoruz. Dönüş için tekrar Gevaş'a dönmeye gerek kalmıyor yol üstünden geçen minibüslere binebiliyorsunuz. (7 lira)  Kale, Van Gölü'nün hemen yanında, şehir merkezi ise Van'ın içine kurulu. Eski şehir de Van Kalesi'nin hemen dibinde fakat çok kötü, gezilemeyecek durumdaydı. Tatvan-Van yolu üstünde inip tekrar minibüslere bindik göl tarafına gitmek için. (1.5 lira) Kalenin tam önüne götüren minibüs yok, o yüzden yürüdük minibüsten de inince. Kale çok heybetli. İnanılmaz dik ve buzlu bir merdiveni var. Buz tutmamış karlı yerlere basa basa çıktık. Yukarıdan manzara inanılmaz güzel. Biz çıkmtığımızda 2 ya da 3 kişi vardı kalede.






Van' ı Yukarı Bakraçlı'ya çıkarken de tepeden görmüştük, kaleye çıktığımız için bu sefer de tam karşı tarafından görme şansı yakaladık. Göl de şehir de çok çok güzel. Kale korkuluksuz ve biraz da tehlikeliydi kışın çıkmak için ama yine de muhakkak çıkalması gerekir. 1001 merdivenlerini gördük kalenin eski çıkış yolunu. O taraftan eski şehirin kalıntıları da gözüküyor.



Kale eskiden Van Gölü'nün ortasında bir adaymış. Kalenin rehberliğini yapan Emrah anlattı bize. İnmemize de o yardım etti. Kalenin en tepesinde bir de camisi var.







İnerken hava kararıyordu. Soba başında çay ikram etti bize Emrah, konuştuk biraz, herkes çok sıcak kanlı ve yardımsever. Hava karardığı ve kale çok izbe bi yerde olduğu için Emrah bize yolun başına kadar eşlik etti. Sonra da bir arabayı durdurup bizi şehir merkezine kadar bırakmasını rica etti. Yeme yiyecek yer sıkıntısı çektiğimiz için çarşı içinde sulu yemek yapan bir yere girdik seçmeden ama çok memnun kaldık, yemekler lezzetliydi. (4 çeşit 7 lira) Künefe yedikten sonra da otele geçtik toplanmak için. Çok yorgunduk, uyumuşuz. Ertesi gün kahvaltıyı dışarı yapalım demiştik ama otelin kahvaltısı çok iyi çıkınca tekrar para vermeyelim dedik. Kahvaltıyı baya sıkı yaptıktan sonra otlu peynir almak için çarşıya indik. (20 lira) Zaten dönüş vakti de gelmişti. Minibüslerle havaalanı kavşağına kadar gittik. (öğrenci 75 kuruş) Havaalanı Van Gölü'nün tam kıyısında, şu ana kadar gördüğüm havaalanlarının yer olarak en güzeli. İstanbul'a dönüş 2 saat sürdü.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder